Son yıllarda “sigaranın zararsızı” gibi pazarlanan elektronik sigaraların, özellikle gençler arasında zararsız alternatif algısıyla hızla yaygınlaştığını belirten Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, “Bu cihazlar, sadece nikotini değil birçok zararlı maddeyi de solunum yoluyla vücuda aldırıyor. Bilimsel araştırmalar, elektronik sigaraların akciğer dokusunda iltihaplanma ve DNA hasarı yarattığını ortaya koyuyor. Bazı çalışmalarda, elektronik sigara kullanımının akciğer kanseri dahil olmak üzere ciddi solunum sistemi hastalıklarına zemin hazırladığı özelikle vurgulanıyor. Elektronik sigaraların uzun vadeli etkileri hakkında elimizde sigara kadar kapsamlı veri olmasa da, özellikle genç yaşta başlayan maruziyetin, 20-30 yıl içinde artan akciğer kanseri sıklığına katkı sağlayacağı öngörülmektedir” dedi. Akciğer kanserinin dünya genelinde kanser kaynaklı ölümlerin başında geldiğini söyleyen Prof. Dr. Alıcıkuş, “Türkiye’de de benzer tablo söz konusu. TÜİK verilerine göre, her yıl yaklaşık 40 bin yeni akciğer kanseri vakası tespit ediliyor. Bu vakaların büyük çoğunluğu sigara ile ilişkili olmakla birlikte, hava kirliliği ve yeni nesil tütün ürünleri de ciddi bir risk grubunu oluşturuyor” diye konuştu.
Akciğer Kanseri Tanı ve Tedavisi
Akciğer kanseri tanısı konulan hastaların çoğunun, hastalığın ileri evrelerinde hekime başvurduğunu dile getiren Prof. Dr. Alıcıkuş, “Günümüzde multidisipliner yaklaşımla, cerrahi, kemoterapi, immünoterapi ve radyoterapi gibi modern tedavilerin birlikte kullanılması sayesinde akciğer kanserli hastalara yalnızca yaşam süresi değil, yaşam kalitesi de kazandırmak mümkün. Bu noktada, radyoterapi, erken ve ileri evre akciğer kanserinde tek başına veya diğer tedaviler (cerrahi, kemoterapi) sonrası yaşam süresini uzatarak hayat kurtaran bir tedavi iken metastatik hastalarda ise kansere bağlı şikayetlerin giderilmesinde önemli bir yere sahiptir” dedi.
Akciğer Kanserinde Işın Tedavisi (Radyoterapi)
Modern radyoterapi teknolojileri sayesinde, artık kanserli dokuların milimetre hassasiyetinde ışınlanabildiğini aktaran Prof. Dr. Alıcıkuş, “Özellikle, ameliyat şansı olmayan erken evre hastalarda, stereotaktik vücut radyoterapisi (SBRT) ile 3-5 seanslık yüksek dozlu ışınlamalarla yüzde 90’lara varan başarı oranları elde edilmektedir. İleri evre hastalarda bile, radyoterapi yaşam uzatıcı bir tedavi olarak kullanılmaktadır. Günümüzde ileri evre akciğer kanserinde, radyoterapi sonrası uygulanan immünoterapi ile hastaların yaşam süresinin anlamlı düzeyde arttığı klinik çalışmalarda kanıtlanmıştır. Ayrıca, metastatik hastalarda da ağrı, kanama, bronş tıkanıklığı, beyin hasarı gibi şikayetlerin giderilmesinde radyoterapi etkili seçeneklerden biridir” şeklinde konuştu.
Toplumda radyoterapinin “yakan, yıkan” bir işlem olduğu yönünde yanlış kanılar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alıcıkuş, “Modern radyoterapi cihazlarıyla artık sadece hedeflenen kanser hücrelerine ışın gönderilebilmektedir. Hastaya özel, kişiselleştirilmiş tedaviler sayesinde normal dokular korunuyor ve olası yan etkiler en aza indirilebiliyor” dedi. Elektronik sigaranın “zararsız” olmadığının önemle altını çizen Prof. Dr. Alıcıkuş, “Özellikle genç bireyler, gelecekteki akciğer sağlığı açısından ciddi risk altındadır. Akciğer kanseri hala en ölümcül kanserlerden biridir, ancak erken evrede tespit edilirse, tedavi şansı çok daha yüksektir. Radyoterapi, modern onkolojinin en etkili tedavi silahlarından biridir ve sadece son çare değil, öncelikli seçeneklerden biridir” dedi.