
Özel Atagöz Tıp Merkezi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aras Saklamaz, “Göz sağlığı, yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Ancak bazı hastalıklar vardır ki yavaş ilerler ve kişi çoğu zaman geç fark eder. Bunlardan biri de halk arasında gece körlüğü olarak bilinen, tıbbi adıyla Retinitis Pigmentosa (RP) hastalığıdır” diyerek gece körlüğü hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Retinitis Pigmentosa’nın, retina tabakasında bulunan ışığa duyarlı hücrelerin zamanla hasar görmesiyle ortaya çıkan kalıtsal bir göz hastalığı olduğunu söyleyen Dr. Saklamaz, “Hastalık genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde başlar ve yavaş yavaş ilerleyerek görme alanında daralma ve gece görme yetisinin kaybı ile sonuçlanabilir. Bu hastalığa sahip bireyler, özellikle akşam saatlerinde ya da karanlık ortamlarda görme güçlüğü yaşarlar. Örneğin, bir sinema salonunda yürümek, gece araç kullanmak ya da ışık seviyesi düşük bir ortamda eşya seçmek oldukça zor hale gelir. İleri dönemde merkezi görme kaybı ve ışık hassasiyeti oluşabilir. Retinitis Pigmentosa (RP), çoğunlukla genetik olarak aktarılan, yani ailesel geçiş gösteren bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkmasına neden olan genler, anne veya babadan çocuklara geçebilir. Bu nedenle, RP hastası olan bireylerin ailelerinde benzer görme sorunlarına sahip başka bireyler de bulunabilir” dedi.
RP’nin genetik geçişinin birkaç farklı şekilde olabileceğini aktaran Dr. Saklamaz, şu bilgileri verdi: “Otozomal dominant geçişte sadece bir ebeveynden gelen bozuk gen bile hastalığın ortaya çıkması için yeterlidir. Genellikle hastalık daha yavaş ilerler ve belirtiler daha hafif olabilir. Otozomal resesif geçişte her iki ebeveynden de bozuk gen alınması gerekir. Ebeveynler sağlıklı taşıyıcı olabilir; yani hastalık belirtileri göstermeden geni çocuklarına aktarabilirler. Bu tipte hastalık genellikle daha erken yaşta başlar ve daha hızlı ilerler. X’e bağlı geçiş tipinde daha çok erkek çocuklarında görülür. Anne taşıyıcı olabilir ve hastalığı erkek çocuğuna aktarabilir. X’e bağlı geçişte hastalık genellikle daha ağır seyreder. Birçok kişi taşıyıcı olduğunu bilmeden bu geni çocuklarına aktarabilir. Bu nedenle, ailede gece körlüğü, dar görme alanı veya erken yaşta görme kaybı yaşayan bireyler varsa, genetik danışmanlık ve göz muayenesi büyük önem taşır.”
Retinitis Pigmentosa tanısının, detaylı bir göz dibi muayenesi, görme alanı testleri, elektroretinografi (ERG) ve gerekirse genetik testlerle konulduğunu belirten Dr. Saklamaz, “ Hastalık ilerleyici olduğu için düzenli takip ve kontrol muayeneleri büyük önem taşır. Şu anda Retinitis Pigmentosa’nın kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak bazı durumlarda A vitamini takviyeleri, görme rehabilitasyonu, gen tedavileri üzerine yürütülen araştırmalar ve yeni geliştirilen ileri teknoloji cihazlarla yaşam kalitesi artırılabilmektedir. Eğer siz ya da bir yakınınız loş ışıkta veya gece görmede sorunu yaşıyorsa, vakit kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına başvurmanız gerekir. Erken teşhis, görme kaybını durdurmasa da, süreci yavaşlatabilir ve yaşam kalitenizi korumanıza yardımcı olur” dedi.