İnternette sıkça karşılaşılan "göz hareketleriyle miyoptan kurtulun" gibi iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Özel Atagöz Tıp Merkezi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aras Saklamaz, “ Göz kaslarını sağa-sola oynatmak ya da uzağa bakmak gibi hareketler, kırma kusurlarını (miyop, hipermetrop veya astigmatı) düzeltmez. Bu tür egzersizler sadece kısa süreli göz yorgunluğunu azaltabilir. Gözlük veya kontakt lens ihtiyacını ortadan kaldırmaz, bilimsel bir tedavi alternatifi değildir” diyerek bu yöntemlerin yanlış umutlar vadettiğini söyledi.
Gözlerin Sessiz Destekçileri: Beslenme
Göz sağlığını korumanın sadece dış önlemlerle sınırlı olmadığının altını çizen Dr. Saklamaz, “Gözün yapısal ve fonksiyonel sağlığını desteklemek için vücudun içeriden de doğru besinlerle beslenmesi gerekir” diyerek bilimsel olarak faydası kanıtlanmış besinleri şu şekilde sıraladı: A Vitamini, gözün retina tabakası için vazgeçilmezdir. (havuç, tatlı patates, yumurta sarısı). C Vitamini, serbest radikallere karşı koruma sağlar. (portakal, kivi, çilek). E Vitamini, yaşa bağlı görme kaybına karşı koruyucudur. (badem, ay çekirdeği, ıspanak). Omega-3 Yağ Asitleri, göz kuruluğunu ve makula dejenerasyonunu önleyebilir. (somon, sardalya, ceviz). Lutein ve Zeaksantin, göz merceğini korur, özellikle sarı nokta hastalığı riskini azaltır. (ıspanak, kara lahana, mısır).Çinko, A vitamininin retinaya taşınmasına yardımcı olur. (kabak çekirdeği, kırmızı et, nohut). Bu vitamin ve mineraller, gözün doğal savunmasını güçlendirir. Ancak her bireyin ihtiyacı farklıdır. Bilinçsiz takviye kullanımı, fayda yerine zarar getirebilir” dedi.
Gözlerin Sessiz Düşmanı: Ekran Kullanımı
Göz sağlığını tehdit eden en büyük faktörlerden birinin de dijital ekranlar olduğunu belirten Dr. Saklamaz, “Bilgisayar, tablet ve telefonlarla geçirilen uzun saatler, gözde kuruluk, batma hissi, odaklanma güçlüğü ve baş ağrısı gibi sorunlara yol açabilmektedir” diyerek gözleri korumak adına alınabilecek önlemler hakkında şu bilgileri verdi: 20-20-20 Kuralı uygulanmalıdır. Her 20 dakikada bir, 20 saniye boyunca 20 adım (yaklaşık 6 metre) uzağa bakılmalıdır. Gözle ekran arası en az 50–60 cm olmalı; ekran göz hizasının hafif altında konumlanmalıdır. Ekran parlaklığına uygun, yumuşak ışıklı bir ortam tercih edilmelidir. Özellikle ekran başında göz kırpma sayısı azalır; bu da kuruluğa yol açar. Suni gözyaşı damlaları uzman önerisiyle kullanılabilir.”
Mavi Işık Bahsedildiği Kadar Zararlı mı?
Mavi ışığın özellikle akşam saatlerinde melatonin üretimini baskılayarak uykuya geçişi zorlaştırdığını söyleyen Dr. Saklamaz, “ Mavi ışık sirkadiyen ritmi bozar ve uyku kalitesini düşürür. Ekran karşısında uzun süre kalmak göz kuruluğu ve baş ağrısına yol açabilir. Ancak bu şikayetler daha çok uzun süre odaklanma ve yanlış aydınlatmadan kaynaklanır. Mavi ışık, bu duruma katkıda bulunabilir ancak ana neden değildir. Laboratuvar deneylerinde çok yüksek yoğunlukta mavi ışık retina hücrelerine zarar verebiliyor. Ancak günlük ekran kullanımının bu düzeyde zarar verdiğine dair kanıt yoktur. Bu yüzden göz sağlığını korumak adına gece ekran kullanımı azaltılmalıdır. Mavi ışık filtreli gözlükler kullanılabilir, ancak bu sadece rahatlama sağlar, kalıcı çözüm değildir. Doğru beslenme, ekran alışkanlıkları ve göz hijyeni, göz sağlığını korumada etkili doğal yöntemlerdir. Ancak, kırma kusurlarını doğal yollarla düzeltmek mümkün değildir. Göz sağlığınızı korumanın en etkili yolu, yılda en az bir kez uzman muayenesi yaptırmaktır. Sosyal medyada dolaşan mucize çözümler yerine bilimsel gerçeklere kulak verilmelidir” dedi.