Yaşlı nüfusunun artmasıyla birlikte günlük pratikte bel ağrısı ile başvuran hasta sayısı da artış göstermektedir. Yaşlı hastalarda bel ağrısının altında yatan en önemli sebeplerinden biri olan dejeneratif hastalıkların dışında spontane (non travmatik) omurga kırığı, tümörler ve enfeksiyoların da yer aldığını söyleyen Özel İzmir Gazi Hastanesi’nden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Khassan Saıdazımov ihmal edilen her bel ağrısının zaman içerisinde kalıcı hasara dönüşebileceğini belirtti. Bel ağrısının dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir sağlık sorunu olduğunu dile getiren Dr. Saıdazımov, “Özellikle masa başı çalışan bireylerde, hareketsiz yaşam tarzı ve ergonomiden uzak çalışma ortamları bel ağrılarına neden olmaktadır. Bu durumu geçici bir rahatsızlık olarak görüp önemsememek daha ileriki süreçlerde ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilir çünkü bazı bel ağrıları, sinir sistemiyle ilgili daha ciddi ve kalıcı sorunların ilk işareti olabilir” dedi.
Bu Belirtilere Dikkat!
Bel ağrısının çoğu zaman kas yorgunluğu ya da basit zorlanmalarla ilişkilendirilse de, omurga yapısında meydana gelen bozulmalar, disk kaymaları, fıtıklaşmalar ya da sinir kökü basıları gibi daha ciddi sağlık problemlerinin de belirtisi olabileceğini ifade eden Dr. Saıdazımov, “Bacaklara yayılan ağrı, uyuşma, karıncalanma, yürümede zorluk ya da bacaklarda güçsüzlük gibi şikayetler sinirsel basıya işaret eder ve vakit kaybedilmeden bir uzmana başvurulması gerekir. Ayrıca bazı durumlarda ağrının şiddetinden ziyade eşlik eden belirtiler de önemlidir. İdrar ve dışkı kontrolünün bozulması, geceleri artan ağrılar, nedeni açıklanamayan kilo kaybı veya yüksek ateş gibi semptomlar, enfeksiyonlardan omurga tümörlerine kadar uzanan ciddi hastalıkların belirtisi olabilir” diye konuştu.
Tanı ve Tedavi Süreci
Bel ağrılarında doğru tanının, etkili tedavi sürecinin ilk ve en kritik adımı olduğunu belirten Dr. Saıdazımov, “Her bel ağrısı aynı nedene bağlı değildir. Bu yüzden klinik değerlendirme, görüntüleme yöntemleri ve detaylı nörolojik muayene ile hastaya özel bir yol haritası belirlemek gerekir. Bazı vakalar yalnızca yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve fizik tedavi ile kontrol altına alınabilirken, ilerlemiş ya da nörolojik kayıp riski taşıyan hastalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi tedaviler günümüzde çok daha konforlu ve hızlı iyileşme sağlayan tekniklerle gerçekleştirilmektedir. Mikrocerrahi, endoskopik omurga cerrahisi gibi minimal invaziv yöntemler sayesinde hastalar, kısa sürede gündelik yaşamlarına dönebilmektedir” şeklinde konuştu. Bel ağrılarından korunmak için alınabilecek basit önlemler, uzun vadede ciddi sağlık sorunlarının önüne geçebilir. Dr. Saıdazımov, düzenli egzersizin, özellikle bel ve karın kaslarını güçlendirmeye yönelik çalışmaların omurgayı korumada etkili olduğunu belirtti. Ayrıca çalışma ortamlarının ergonomik düzenlenmesinin, uzun süreli oturmalardan kaçınılmasının, dik pozisyonda durma alışkanlığının geliştirilmesinin ve ani hareketlerden kaçınılmasının da önerilen başlıca önlemler arasında yer aldığını söyledi. Dr. Saıdazımov, “Bel ağrısını geçici bir rahatsızlık olarak görüp beklemek, kişiyi daha büyük sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakabilir. Vücut, bize bir şeylerin yolunda gitmediğini ağrı yoluyla anlatır. Bu sinyali görmezden gelmek yerine, erken dönemde değerlendirmek; hem sağlığınızı korur hem de yaşam kalitemizi yükseltir,” diyerek hastaların bilinçli hareket etmesi gerektiğini vurguladı.