Ege Ambulans
Kanser ve Beslenme: Tabakta Başlayan Hayat Mücadelesi02/09/2025

Kanser vakalarının yaklaşık üçte birinin doğrudan beslenme ve yaşam tarzıyla ilişkili olduğunu aktaran Prof. Dr. Zümre Arıcan Alıcıkuş, “Beslenme, kanser açısından iki ayrı cephede önemlidir. Birincisi, sağlıklı bireylerde kansere yakalanma riskini azaltmak için koruyucu bir faktördür. İkincisi, kanser hastalarında tedavi sürecini kolaylaştıran, bağışıklık sistemini güçlendiren, tedavi yan etkilerini hafifleten destekleyici bir unsurdur” dedi.

Nelerden Uzak Durmalı?

Obezitenin günümüzde adeta “çağın vebası” olduğunu vurgulayan Dr. Alıcıkuş, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre obezitenin tütün kullanımından sonra kanser gelişiminde en önemli önlenebilir risk faktörü olduğunu belirtti. Dr. Alıcıkuş, “Vücuttaki fazla yağ dokusu sürekli hormon ve büyüme faktörleri salgılayarak hücrelere ‘çoğal’ emri verir. Bu nedenle obez kişilerde meme, bağırsak, pankreas ve rahim kanseri riski daha yüksektir. Sağlıklı kiloyu korumak, kanserden korunmanın temel adımlarındandır” dedi. Abur cubur, şekerli içecekler ve yağda kızartılmış yiyeceklerin uzun vadede sağlığa zarar verdiğine dikkat çeken Dr. Alıcıkuş, işlenmiş gıdalardaki gizli şeker ve trans yağların kronik iltihaplara yol açarak kansere giden sürecin ilk basamağını oluşturduğunu aktardı. Kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin de risk taşıdığını hatırlatan Dr. Alıcıkuş, “DSÖ, salam, sucuk ve sosis gibi işlenmiş etleri ‘kanserojen’ sınıfına aldı. Fazla kırmızı et tüketimi de bağırsak kanseri ile bağlantılıdır. Özellikle yüksek ısıda pişirildiğinde kanser yapıcı maddeler ortaya çıkar. Haftada 1-2 kez kırmızı et tüketimi yeterlidir” dedi. Şeker tüketimine de dikkat çeken Dr. Alıcıkuş, rafine şeker ve beyaz undan yapılan yiyeceklerin kan şekerini hızla yükselterek insülini artırdığını ve bu durumun tümör hücreleri için uygun bir ortam hazırladığını vurguladı. “Tatlıyı, beyaz ekmeği ve gazlı içecekleri azaltmak, kanserden korunmada basit ama etkili bir yöntemdir” ifadelerini kullandı. Aşırı tuz tüketiminin mide kanseri riskini artırdığına da değinen Dr. Alıcıkuş, turşu, salamura ve tuzlu peynir alışkanlıklarına karşı uyarıda bulundu. Alkolün ise ağızdan karaciğere, memeden bağırsaklara kadar birçok kanser riskini yükselttiğini belirten Dr. Alıcıkuş, sigarayla birleştiğinde bu etkinin katlandığını sözlerine ekledi.

Neler Tüketilmeli?

Dr. Alıcıkuş, beslenmenin yalnızca risk faktörü olmadığını, aynı zamanda güçlü bir koruma aracı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sebze ve meyveyi eksik etmemek, tam tahıl ve baklagilleri artırmak, balık ve zeytinyağı tüketmek kansere karşı güçlü bir kalkandır. Akdeniz tipi beslenme hem kanserden hem de kalp-damar hastalıklarından korur. Balıktaki omega-3 yağ asitleri iltihabı azaltır, sebze ve meyvedeki vitamin, mineral ve antioksidanlar hücreleri serbest radikallere karşı korur. Domatesteki likopen prostat kanserinden korurken brokoli ve lahana bağışıklık sistemine destek olur. Düzenli lif tüketimi bağırsak kanseri riskini yüzde 30 azaltır. Mercimek, nohut ve fasulye hem lif sağlar hem de doymuş yağ içermez. Beyaz ekmek yerine tam buğday, pirinç yerine bulgur tercih etmek sağlığa katkı sağlar.” Kanser tanısı alan bireyler için beslenmenin ayrı bir önem taşıdığını vurgulayan Dr. Alıcıkuş, “Bu dönemde vücut daha fazla enerji ve doğru besin öğelerine ihtiyaç duyar. Kansere ve tedavilere bağlı iştahsızlık, bulantı, kusma, tat-koku değişiklikleri ve sindirim sorunları beslenmeyi zorlaştırabilir. Bu durumda beslenme planı kişiye özel olarak düzenlenir. Kanser hastalarının kas kaybını önlemek için protein alımı çok önemlidir. Tedavi sürecinde küçük ama sık öğünler, soğuk ve kokusuz yiyecekler, protein açısından zengin besinler, bol sıvı ve kolay sindirilen yiyecekler hem tedaviye dayanıklılığı hem de iyileşme sürecini destekler.”

Sosyal Ağlarda Paylaş
Ege Ambulans
Has Ajans Sağlık Gazetem 0(232) 464 75 73 info@saglikgazetem.com